Prof. Dr. Mehmet Öz’ün “Doğu Türkistan’daki İnsan Hakları İhlalleri” Konulu Basın Açıklaması

Türk Ocakları Genel Merkezi’nde Doğu Türkistan’daki insan hakları ihlalleri konusunda bir basın açıklaması gerçekleştirildi.


Türk Ocakları Genel Merkezi’nde 14 Aralık 2019 tarihinde saat 13.30’da İnsan Hakları Haftası dolayısıyla Genel Başkan Prof. Dr. Mehmet Öz Doğu Türkistan’daki insan hakları ihlalleri konusunda basın açıklaması gerçekleştirdi.

Basın açıklamasında konuşmacı olarak Doğu Türkistan’daki ailesinden haber alamayan ve Çin büyükelçiliği tarafından hedef haline getirilen Prof. Dr. Abdürreşit Celil Karluk ile çok sayıda katılımcı yer aldı.


Basın açıklamasının ardından Genel Merkezin olağan toplantılarından “Ocak Başı Sohbetlerinde” ise Hasan Ali Demircan ve Haluk Koç’un konuşmacı olarak katıldığı “Milli Mücadelede Türkiye-Türkistan İlişkileri ve Üçüncü Kılıç Belgeseli” ile sunum gerçekleştirildi.


İNSAN HAKLARI HAFTASI’NDA DOĞU TÜRKİSTAN’DAKİ İHLALLER DUYURULDU


Türk Ocakları Genel Merkezi Genel Başkanı Prof. Dr. Mehmet Öz, basın açıklamasına, “9 Aralık 1948’de Paris’te toplanan BM Genel Kurulunda soykırım suçunun önlenmesine ve cezalandırılmasına dair sözleşme imzalanmıştır. Aralık ayının ikinci haftası insan hakları ihlalleri haftası olarak anılmaktadır. Bu vesileyle Türk Dünyası’nın kanayan yarası Doğu Türkistan meselesine, Doğu Türkistan’da sistematik bir şekilde uygulanan insan hakları ihlallerine, soykırıma dikkatlerinizi bir kez daha çekmek istiyoruz.” ifadeleriyle başladı.

MIZRAK ÇUVALA SIĞMAYINCA…


Öz, Çin’in önceden tamamen inkar ettiği, mızrak çuvala sığmayınca da sözde “mesleki eğitim ve aşırılıkla mücadele” adı altında meşrulaştırmaya çalıştığı post-modern Nazi Kampları uygulaması, aydın, sanatçı ve bilim adamlarının sudan bahanelerle hapishanelerde süründürülmesi, Müslüman ailelerin evlerinde Komünist Partisi görevlilerinin “zorunlu misafir” olarak bulundurulması gibi pek çok insanlık dışı uygulamanın iki yıldır dünya kamuoyunun gündeminde olduğunu belirtti. Öz, Türk dünyasının kamuoyunun dikkatini çekmek istediklerini, bunun için de çeşitli kampanyalar, toplantılar yaptıklarını kaydetti.

Öz, “Emsali görülmemiş bir soykırıma dönüşecek olan bu uygulama ve baskıların gündeme getirilmesi asla Çin’in iç işlerine karışmak olarak değerlendirilmemeli; ekonomik ve stratejik işbirliği düşünülerek milyonlarca Müslüman Türk’ün, tüm dünyanın gözü önünde asimilasyona uğramasına izin verilmemelidir.” dedi.

Öz, sözlerini Doğu Türkistan’ın yetiştirdiği önemli bilim insanlarından, birkaç yıldır ailesinden haber alamayan ve bu konudaki endişesini Çin yetkililerine ileten ve küstahça bir tavra maruz kalan Prof. Dr. Abdürreşit Celil Karluk’a bıraktı.


“BU DURUMU SOSYAL BİLİMLERDE İZAH EDEBİLECEK KAVRAM YOK”


Karluk, Çin tarafından 1949’da işgal edilen ve 1955’te “Sinkiang Uygur Özerk Bölgesi” adlı Çin tarzı özerk bölge haline getirilen “Doğu Türkistan” bölgesindeki yaşanan zulmün, idare tarzının, asimilasyon ve soykırımın hiçbir yerde görümediğine, bu vahşet durumunun bugün sosyal bilimlerdeki hiçbir kavramla ifade edilemeyecek bir halde olduğuna dikkat çekti.


ÇİN, TOPRAKLARIN TAPUSU OLAN MEZARLARI YOK EDİYOR


Konuşmasında mezar taşlarının toprağın tapusu olduğunu belirten Karluk, Uygur Türklerine ait mimariden mezarlara her şeyin Çin tarafınca yok edilerek çalındığını ifade etti.Yapılanların bunlarla sınırlı olmadığını belirten Karluk 300’e yakın akademisyen, bilim insanından haber alınamadığını anımsattı.

Karluk, kendisinin Doğu Türkistan’da da Türkiye’de de sosyoloji alanında akademisyen olduğunu ancak Çin’in bu insanlık dışı uygulamalarını dünyaya duyurmak mecburiyetinden mesleğinin asıl gereklerini yapamadığını ifade etti.

KARDEŞİ İŞKENCE KAMPLARINDA DENEYLE FELÇ BIRAKILDI


Karluk, Mart 2017’den bu yana hasta annesinden ve 5 kardeşinden ve yeğenlerinden haber alamadığını, Çinli bir öğrencisinden edindiği bilgiye göre kardeşinin işkencehane olan kamplarda deney sonucu felç edildiği üzüntüsünü paylaştı.

“SENİN EĞİTİM KURUMLARINDA BİR TERÖRİSTLİK OLMASIN?”


Çin devletinin geçici yöntemlerle kalıcı dostluk ilişkileri kuramayacağına dikkat çekerek Karluk, 1989 doğumluların tamamının kamplara terörist olması gerekçesiyle tutulmasına, “Bunları eğiten senin kurumlarındı, acaba senin eğitim kurumlarında bir teröristlik olmasın?” diyerek Çin idaresinin kendisini sorgulamayı öğrenmesi gerektiğini ifade etti. Çin devletinin hatasından dönmesi gerektiğine vurgu yaptı.

“ÇİN DÜNYADA İSTENMEYEN DEVLET VE MİLLET KONUMUNDA İLERLİYOR”

Karluk, “Medeni dünyayı insani tavırla dik durmaya, insanların haklarını korumaya cesaretli bir şekilde çıkmasını beklerken, Çin devletine yineliyoruz; yanlışınızdan bir an evvel dönün! Çünkü Çin batıda ve doğuda istenmeyen devlet ve millet olmaya başladı.” diyerek sözlerini tamamladı.