Uygurlar hakkindaki bilgiler, Çin yilliklari ile Göktürk ve Uygur kitabelerinde bulunmaktadir. Uygur kelimesine çesitli anlamlar verilmekle birlikte en kabul göreni; akraba, müttefik anlaminda olanidir.Uygurlar Çin kaynaklarinda Hunlarin soyundan gösterilmekte-dir. V. yüzyilda Orta Asya’nin büyük bir kismina yayilmis olan Töleslerin bir boyu olarak karsimiza çikmaktadir. Uygurlar bu dönemde Kao-çi (yüksek tekerlekli arabalilar) adiyla bilinmekteydiler. Orhun Kitabeleri’nde ise Dokuz Oguz adi ile aniliyorlardi.
Uygurlar, Orhun ve Selenga vadilerinin yerli kavimleri idiler. Bunlar Göktürk devleti kurulunca, onlarin hâkimiyetini tanidilar. 630 yilinda Göktürk devleti Çinliler tarafindan yikildiginda serbest kalmislar ve bir siyasî birlik olusturmuslardir. Çin ise Göktürklere karsi bu Uygur birligini destekliyordu. Bu çagda baslarinda Alp Ilteber ûnvanini tasiyan, Pusa isimli biri bulunuyordu.
Uygurlar, 681 yilindan sonra, Il Teris Kagan’in ortaya çikmasiyla, yine Göktürklere baglanmak zorunda kaldilar. Bu süre içinde kendilerini toplamis olan Uygurlar, Göktürk devletinin zayiflamasi ile yeni bir firsat daha bulmus oldular. Göktürklerin hâkimiyetinde bulunan Basmil ve Karluk gibi Türk topluluklari ile birlesen Uygurlar, 742-43 yillarinda Göktürk Kagani Ozamis’i maglûp ederek öldürdüler.
Uygur Devletinin Kurulusu
Göktürk devleti ortadan kalkinca, 743 yilinda Basmillarin idaresinde yeni bir devlet kuruldu. Uygurlar bu Basmil Kaganligi’ nin Sol Yabgusu, yani dogu Yabgusu; Karluklar ise, Sag Yabgusu, yani bati Yabgusu oldular. Bu yeni devlet, tam bir federal devlet biçimindeydi.
744 yilinda Uygur Yabgusu, Basmil Kagan’ini maglûp ederek kendini kagan ilân etti. Kaganlik ûnvani olarak da Kutluk Bilge Kül Kagan ûnvanini aldi. Böylece Uygur Kaganligi kurulmus oldu.
Bu kaganlik ûnvanindan da anlasilacagi üzere, Göktürk devletinin gelenek ve töreleri yeni Uygur Kaganligi’nda da devam ediyordu. Ancak Uygurlar arasinda Buda ve Mani dini gibi yabanci inanislar yayildikça, Kagan unvanlarinda da birtakim degisiklikler olmaya baslayacaktir. Uygur devletini kuranlar Orhun bölgesini yurt tuttuklari için, bunlara Orhun Uygurlari denilmektedir.
Kutluk Bilge Kül Kagan ölünce yerine oglu Bayan Çur, kagan oldu. Uygurlarin en büyük kagani olan Bayan Çur Kagan, unvan olarak da “Tengride bolmis, il itmis Bilge Kagan” ûnvanini aldi. Bu ûnvanin anlami ise, Gökte dogmus, devlet yönetmis, Bilge Kagan demekti.
Bayan Çur Kagan devri (747-759), Uygurlarin dört yönde genisledikleri bir devirdir. batida Kara Türges devleti, Uygur hâkimiyetini tanimak zorunda kaldi. Kirgiz, Çik, Sekiz Oguz ve Dokuz Tatar gibi Türk boylari itaat altina alinarak, devlet otoritesi güçlendirildi. Öte yandan yine bu devirde, güneydeki Bes-balig, Kuça ve Karasar gibi zengin tarim ve ticaret sehirleri de Uygur etkisi altina alinmistir. Turfan bölgesi ile Uygurlar arasindaki iliskiler de, yine bu devirden itibaren baslamis oluyordu.
Bayan Çur Kagan’in önemli islerinden birisi de, onun zamaninda, Uygurlar arasinda sehirlesme egilimlerinin baslamasidir. O, Ordu-balig adinda baskentleri olan bir sehir kurdurmustur (757).
Diger yandan ayni kagan, gittikçe güçlenmekte olan Tibet tehlikesini sezerek onlara karsi cephe aldi. Imparatorun istegi üzerine, Çin’de büyük bir tehlike yaratan An-lusan adli Türk asilli bir generalin isyaninin bastirilmasina yardim etmistir. Bu yardim sonunda yapilan anlasma ile, Uygur tüccarlarina Çin kapilari da açilmis oldu.
Bayan Çur Kagan’in Sine-usu gölü yakininda bulunmus, Göktürk yazisi ile yazilmis olan, Türkçe bir kitabesi vardir. Bu kitabede kagan olarak yaptigi isler anlatilmaktadir.
Bayan Çur kagan’in ölümünden sonra yerine oglu Bögü Kagan oldu (759) . Bögü Kagan’in faaliyetleri siyasî ve manevi olmak üzere baslica iki alanda olmustur. Siyasî faaliyetleri daha çok Çin üzerine olmustur. Çin’de bas gösteren isyanlarin bastirilmasi sebebiyle sik sik Çin’e girilmistir. Ancak Uygurlarin Çin’e girislerinde Çin’in çesitli bölgelerine yagma akinlari da yapiliyordu. Çin’deki isyanlarin en önemlisi yabanci kavimlerin Tibetliler etrafinda birlesmeleri sonucunda ortaya çikan isyan olmustur. Bu Tibet isyani ancak Uygurlar yardimi ile önlenebilmistir.
Bögü Kagan’in manevî alandaki en büyük faaliyeti, Maniheizm dinini kabul etmesi olmustur. Bögü Kagan, ayni zamanda bu dinin öncülügünü de üstlenmisti. Bir tüccar ve sehirli dini olan Mani dininin kabulünün, Uygurlarin savasçi ruhlarini gevsetmekle beraber, ilim, sanat ve edebiyatta ilerlemelerine katkisi olmustur.
Eskiden beri Orta Asya Türk kavimleri arasinda, çok genis ve köklü bir kültüre sahip olan Çin’in zabtedilemeyecegi, bu mümkün olsa bile uzun süre elde tutulamayacagina dair yaygin bir inanis vardi. Bögü Kagan Çin’in zayif bir aninda Çin’i ele geçirmek istemisti. Ancak veziri Baga Tarkan, adi geçen inanis sebebiyle Kagan’in bu girisimine karsi çikti. Ancak sözünü dinletemeyince Bögü Kagan’i öldürüp Alp Kutluk Bilge Kagan ûnvaniyla tahta geçti (779). Bundan sonraki kaganlar onun soyundan gelmistir. Bu tarihten sonra Uygur devletini olusturan kabileler arasinda huzursuzluklar da baslamistir.
Kültür ve ticaret bakimindan gelisen Uygurlarin savasçilik taraflari zayiflamisti. 840 yilinda, Uygurlarin kuzeybati kisimlarinda yasayan Kirgizlar, 100 bin kisilik atli kuvvetleri ile, Uygur baskentine baskin düzenleyerek kaganlarini öldürüp, halki kiliçtan geçirdiler. Bu sekilde Bayan Çur ve Kutlug Bilge Kagan zamaninda ugradiklari saldirilarin intikamini korkunç bir sekilde almis oldular. Bu baskindan kurtulan Uygurlar, canlarini kurtarmak için çesitli yönlere dagilmak zorunda kaldilar.
TURFAN UYGURLARI
Kirgiz baskinindan kaçan Uygur boylarinin önemli bir kismi Dogu Türkistan’a göçmüslerdir. Burada Turfan ve Karasar sehirlerinin civarinda yerlesen Uygurlar, Türk medeniyet tarihî açisindan büyük deger tasirlar. Daha Orhun Uygurlari zamaninda, tarim ve ticaret merkezleri olan Türkistan’in bu büyük sehirleri, Uygurlarin etkisi altina girmislerdi. Bu nedenle Uygur devletinin yikilmasindan sonra, Turfan dolaylarina kaçan Uygurlar için, bu bölge güvenilir bir yer olmustur.848 yilindan sonra, kendilerini toparlayip, varliklarini komsularina kabul ettiren Uygurlar, 856 yilinda ise kaganliklarini ilân etmislerdir. Bu dönemde baslarinda Mengli Kagan bulunuyordu. Mengli Kagan, Ulug Tengride Kut Bulmis Alp Külük Bilge Kagan, (bugünkü Türkçe ile; Ulu Tanri da güç ve saadet bulmus, kahraman, çaliskan Bilge Kagan) ûnvanini tasiyordu.
Kaganlik merkezî olarak Turfan sehrini seçtikleri için, kendilerine Turfan Uygurlari denilmistir. Ayrica yazlik baskentleri olarak Bes-balig sehrini kullandiklari için, kaynaklarda Bes-balig Uygurlari adi da kullaniliyordu.
Çin yönetimi, bu Uygur devletini Tibet tehlikesine karsi desteklemistir. Uygurlar da Dogu Türkistan’da etkinliklerini artirmis olan Tibetlileri bu bölgeden çikarmislardir. Böylece batidaki sinirlarini Urumçi sehrine kadar uzatmislardir.
Turfan Uygurlari Mani dinine inaniyorlardi . Bu dini, siyasî amaçlari için de kullanan Uygurlar, dinlerini himaye bahanesiyle Çin üzerinde baski kurmuslardir.
Kültür ve medeniyet bakimindan büyük gelismeler gösterecek olan Uygurlar, 1335 yilina kadar devletlerini yasatacaklardir. Gerek X. yüzyilda Çin’in kuzeyinde Hitay devletinin kurulusunda, gerekse Cengiz Han devletinin gelismesinde, bu Uygurlarin, öncülük, bilgi ve tecrübelerinin çok büyük payi olmustur. Uygurlara devlet teskilâtinda çok önemli görevler veren Mogollar, yazi olarak da Uygur yazisini kullaniyorlardi. Mogollar’in XVI. yüzyila gelindiginde büyük oranda Türklesmesinde Uygurlar, önemli rol oynamislardir.
SARI UYGURLAR
840 yilindaki Kirgiz baskinindan sonra, dört bir yana dagilan Uygurlarin bir kismi, güney kesimlere, yani Çin ile Dogu Türkistan arasindaki Kansu bölgesine indiler. Önemli bir ticaret merkezî olan bu bölge, meshur Ipek yolu üzerinde idi. Bu bölgede yerlesen Uygurlar, büyük bir sehir olan Kan-Cov’da yeni bir devlet kurmuslardir. Sonradan, Sari Uygurlar adi ile anilacak olan bu Uygurlar, bu bölgenin yerli halki ile karismadan kalmislardir. Türk dili ve kültürünü uzun yillar yasatan bu Uygur Türklerinin torunlarina bugün bile rastlamak mümkündür.
Din olarak Budizm’i kabul etmis olan Sari Uygurlar, ticaret ve medeniyet bakimindan çok gelismislerdir. Budislerin en kiymetli eserlerinin bulundugu Bin Buda Magaralari, Sari Uygurlarin yasadigi bölgede idi. Daha sonraki yillarda Islâmiyet’i seçen ve Karahanlilar Çaginda Türk-Islâm medeniyetine önemli katkilar saglayan Uygur Türkleri, bugün de varliklarini ayni adla, devam ettirmektedirler. Ancak bugün sayilari 20 milyonu asan bu Türk topluluklari, Çin Halk Cumhuriyeti, Sincan Özerk Uygur Bölgesi’nde, agir insan haklari ihlâlleri altinda yasamaktadirlar.