Hocalı Katliamını 24. Yılında Unutmadık
[Best_Wordpress_Gallery id=”1″ gal_title=”Hocalı Katliamı”]
Uludağ Üniversitesi Rektörlüğü, Uludağ Üniversitesi Türk Dünyası ve Kültürü Topluluğu ve Bursa Türk Ocağı, Hocalı Katliamı’nın 24. Yıldönümünü ortaklaşa düzenledikleri iki oturumla andı.
Hocalı katliamının 24. Yılı, Bursa’da düzenlenen iki ayrı etkinlikle anıldı. Türk Ocağı Bursa şubesi ve Uludağ Üniversitesi ve Türk Ocağı ile Azerbaycan Kültür Derneği bursa Şubesince ortaklaşa düzenlenen panellerde anıldı.
Panelin ilki Uludağ Üniversitesi Prof. Mete Cengiz Kültür merkezinde yapıldı. Uludağ Üniversitesi Rektör yardımcısı Prof. Dr Mehmet Yüce, Büyükşehir belediye Başkan Yardımcısı Abdullah Karadağ, öğretim üyeleri ve öğrencilerin katılımı ile gerçekleştirildi.
Prof. Dr Yusuf Oğuzoğlu’nun yönettiği panele konuşmacı olarak Erciyes Üniversitesinde öğretim üyesi olarak görev yapan Doç. Dr. Gaffar, Asli Halilkızı Aliyeva ve İrade Resizade katıldı.
Panelin açılışında konuşan Türk Ocağı Bursa Şube Başkanı Prof. Selçuk Kırlı, Ermeni sorunu ülkemizin en büyük sorunlarından biri olduğunu belirterek, “ Eğer dünyaya kendi kendimize propagandanın ötesinde bir şey söyleyeceksek, Onların anlayacaklar lisanla ve onların inandıkları metotlarla onların inandıkları delillerle ortaya koymak zorundayız “ dedi.
Prof. Dr. Kırlı, kendisinin ve yaşıtlarının dünyada tek bir Türk bayrağının olduğunu zannederek büyüyüp eğitildiğini belirterek, Önündeki Azerbaycan bayrağına dikkat çekti. “ Bakın önümde bir Türk bayrağı daha var. Bunun gibi birçok bayrak daha var. Umarım daha fazlası da olacak. Bizler, bunların olabileceğine hiç inanmadığımız on yıllar yaşadık. Hatta bunların bir gün olabileceğini söyleyenlere ‘deli bunlar’ diye baktık. Allah nasıp etti, buna inanan ve bunu düşünenler deli olmadığı görüldü. Bunu yaşayabilmek büyük bir gurur. Ama bu gurur hiç birimize bedavaya gelmedi.” Diyen Kırlı, Türk milletinin yaşadığı coğrafyalarda çektikleri ıstırap ve açılara değindi.
Türk milletinin kimseye zulüm etmediğini, gördüğü zulümleri savunmadığını, bu zulümlerin arkasından ağlamadığını, kayıplarını içine gömüp, onların arkalarından dua etmeyi bile ihmal ettiğini anlatan Prof. Kırlı, zulümlerin altına ezilen, Türk milleti olmasına rağmen, dünyanın Türk milletini zalim, barbar olarak tanımasının milletimiz için hakaret olduğunu söyledi.
Ermeni meselesinin ülkemizin en önemli problemlerinden biri olduğunu, dünya çapında bir propaganda aygıtının kurbanı olmuş insanlar olduğumuzu, Haklı iken haksız durumla karşı karşıya olduğumuzu ifade eden Prof. Kırlı, “ Suçu kabahatinden büyük” olanların karşısında boynumuzu eğip önümüze bakmak değil, kafamızı kaldırmak zorundayız” dedi.
“ Türk bayrağı da benimdir, Azerbaycan bayrağı da diğerleri de. O bayraklara sahip olanlar benim kardeşten öte yakınlarımdır. Aramızda hiçbir farklılık yoktur. Zaten farklılık düşünenler, zaten bu Türk milletin düşmanlarıdır” diyen Kırlı, Türk milletinin tarihinde yaşadığı pek çok katliamlar yaşadığını, bunlardan sonuncusunun Hocalı katliamı olmayacağını ifade eden kırlı bu katliamlar saymaktan öte bunların üzerinde oturup düşünmemizin gerektiği söyledi.
Hocalıda, Bosna’da Anadolu’ da Özbekistan’da yapılan bir katliamlar sadece bölgesel olarak oradaki insanlara yapılmış ve onları etkileyen katliamlar olmadığını bildiren Kırlı, “Sözde “Ermeni soykırım” yalanının 100 yılında Ermenilerin dünyadan bekledikleri desteği görmediği için sevindik.
U.Ü. Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Mehmet Yüce ise; Rus ve Ermeni güçlerin yaptığı katliamın “kendini medeni sanan” ülkelerce alkışlandığını söyledi. Mehmet Akif’in “Tükürün” adlı şiirini okuyarak tepkisini dile getiren Yüce, ulu Türk milletinin yapılan zulümlere karşı tek vücut olarak mücadele etmesi gerektiğini ifade etti.
Panel başkanı Prof. Dr. Yusuf Oğuzoğlu Karabağ coğrafyasının tarihi süreci ve hakkında açıklamalarda bulanarak, bölgenin Türklerin kadim yurtları olduğunu, Ermenilerin 1828lerden sonra bölgeye getirilerek iskân edildiklerini bildirdi.
Doç. Dr. Gaffar MehdiyevÇakmaklı; soykırımın sadece Azerbaycan’ı değil bütün Türk dünyasını ilgilendirdiğini belirterek, Hocalı Soykırımının 1992 Şubatında gerçekleştiğini ancak b gelinen bu sürecin çok eskilere dayandığını bildirdi.
Ermenilerin başta Rusya olmak üzere Emperyalist batılı devletlerle desteklendiklerini anlatan Doç. Çakmaklı, batılı devletlerin ve Rusya’nın desteği olmadan Ermenilerin bu tür katliam ve soykırımlara girişemeyeceklerini söyledi.
Öğr. Gör. Aslıhalil Kızı Aliyeva ise Hocalı Soykırımı tanıklarından 56 kişiyle yaptığı röportajlardan örnekler vererek, Hocalıda yaşananları anlatı.
Aliyeva Türk gençlerinin daha çok bilgi ile donanıp bu soykırımların karşısında güçlü bir duruş sergilemeleri gerektiğini ifade etti.
Öğretim görevlisi İrade Resizade bugün Ermenistan’ın başkenti olan Revan’ın (Erivan) aslında bir Türk şehri olduğunu ve Türklere ait olan eserlerin tahrip edildiğini hatta Erivan’da Türklere ait olan 8 mescidin yıkıldığını, ayakta kalan birinin ise Farsların mescidi diye yansıtıldığını açıkladı.
Şu anda Revan’da Türker’e ait hiçbir izin kalmadığını tamamen yok edildiğini revana ait fotoğraflarla anlattı.
Konuşmacılardan Aslı Halil kızı ALİYEVA hanım efendinin kaleme aldığı ve Türk Ocakları Bursa Şubesi tarafından sadeleştirilip 5.Yayın olarak 500 adet bastırılan “KURŞUNLANMIŞ ÇOCUKLUK” adlı kitaplardan da katılımcılara Türk Ocağı takvimleriyle beraber takdim edildi.
İkinci panel ise Heykel Dede Efendi salonunda gerçekleştirildi. Burada konuşmacılar çeşitli yönleriyle Hocalı soykırımını anlattılar. Dede efendi salonun girişinde Gazeteci Ali Eşref Uzundere, Doğu Anadolu bölgesinde Ermenilerin gerçekleştirdikleri katliamları sakladıkları toplu mezar kazılarından fotoğrafları sergiledi.
Panelde, Azerbaycan kültür derneği Başkanı Handan Ton, Dr. Seyfettin Buntürk ile Araştırmacı gazeteci Ali eşref Uzundere Hocalı katliamı ve Ermeni sorunu konusunda katkıda bulundular.
Soru-cevap kısmıyla sona eren panel, Dede Efendi Salonu’nda verilen anmalık ve hediyelerle noktalandı.
Haber: Eşref UZUNDERE- Merve AKSOY