Fotoğraflar

Türk Ocakları Derneği 97. Kuruluş Yıl Dönümü
[Best_Wordpress_Gallery id=”11″ gal_title=”01_04_16_KirgizOgrenciler”]

Türk Ocaklarının kuruluşunun 97. yıl dönümü Bursa Daruzziyafe’de düzenlenen akşam yemeği ile kutlandı. İki yüzün üzerinde konuğun katıldığı yemeğe Bursa Valisi Sayın Şehabettin HARPUT, Vali Yardımcısı Mustafa AYHAN, İl Emniyet Müdürü Ahmet Cemal ÇALIŞKAN, Bursa Milletvekilleri Necati ÖZENSOY ve Hamit HOMRİŞ, Gemlik Kaymakamı Mehmet BAYGÜL, Türk Ocakları Genel Sekreteri Prof. Dr. ORHAN KAVUNCU, MHP il başkanı Arif DEMİRÖREN, Kamusen Bursa il Temsilcisi Selçuk TÜRKOĞLU, Türk-İş 8. Bölge Başkanı Mehmet KANCA ve Ocağıın Cuma sohbetlerine konuşmacı olarak katılan Uludağ Üniversitesi Öğretim üyelerinden Güzel Sanatlar Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Yusuf OĞUZOĞLU, Prof. Dr. Hüseyin ALGÜL, Prof. Dr. Mustafa CEMİLOĞLU, Prof. Dr. Mehmet ZARİFOĞLU, Prof. Dr. İbrahim CANBOLAT, Prof. Dr. Veysel BOZKURT, Prof. Dr. Bekir PARLAK, Dr. Seher BOYKOY katıldılar. Saat 20.00 de başlayan yemekte Büyük Birlik Partisi Genel Başkanı Sayın Muhsin YAZICIOĞLU ve arkadaşlarının geçirdiği talihsiz helikopter kazasının hüznü de hissedilmekteydi. Programın müzikli bölümü iptal edildi. Uzun süre görüşmemiş ocaklılar kucaklaşıp hasret giderdiler. Yemek sonrası Prof. Dr. Hüseyin ALGÜL’ün yemek duasıını Bursa şube başkanı Prof. Dr. Ali BAHADIR’ın hoş geldiniz konuşması izledi. Daha sonra kürsüye davet edilen Bursa Valisi Sayın Şehabettin HARPUT konuşmasında Türk Ocakları’nın misyonuna yakışır hizmetlerini görmekten mutluluk duyduğunu ifade etti. Son olarak mikrofona gelen Türk Ocakları Genel Sekreteri Prof. Dr. Orhan KAVUNCU’nun ” Kuruluşunun 97. yıl Dönümünde Bir Sivil Toplum Kuruluşu Olarak Türk Ocağı” konulu bir konuşma yaptı. Konuşmasının bitiminde Prof. Dr. Orhan KAVUNCU’ya ocağı ziyaretlerinden ötürü bir plaket taktim edildi.
Yaklaşık 3 saata yakın süren gecede Bursa Türk Ocağının gençlik kollarına mensup gençlerin konuklara yaptığı ev sahipliği takdire şayandı.

 

Türkçülük Bayramı Kutlandı
[Best_Wordpress_Gallery id=”11″ gal_title=”01_04_16_KirgizOgrenciler”]

Türk Ocakları Bursa Şubesi tarafından, 3 Mayıs Türkçüler Bayramı kapsamında Elegans Altın Salon’da düzenlenen geleneksel yemekte iş, siyaset ve bürokrasi dünyası bir araya geldi.

3 Mayıs Türkçülük Günü kapsamında her yıl geleneksel olarak düzenlenen yemekte bu yıl yoğun bir katılım yaşandı. MHP İl Başkanı Arif Demirören, Uludağ Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mete Cengiz gibi isimlerin yanı sıra çok sayıda üst düzey yönetici ve Türk Ocakları Bursa Şubesi mensupları katıldı. Toplantıda konuşan Şube Başkanı Prof. Dr. Ali Bahadır, Türk Ocaklarının kuruluş sürecini anlattı. 3 Mayıs’ın 1954 yılından buyana Türkçüler Günü ya da bayramı olarak kutlandığına işaret eden Prof. Dr. Bahadır, konuşmasında kısaca şu noktaları işaret etti;

YOKSULLUK DİZ BOYU, BASIN BÖLÜNMÜŞ, KOMÜNİSTLER DEVLETCE BESLENİYOR…

“ Malum 1940’lı yıllar Türkiye’nin en zor yılları. Dışarıda, II. Dünya Savaşı bütün şiddetiyle sürüyor. Avrupa ateş içinde, alev, alev yanıyor. Alman orduları bütün Avrupa’yı işgal etmiş, Edirne’ye dayanmış, Kuzey komşumuz Sovyet Rusya sıcak denizlere açılma ve rejim ihraç etme peşinde. İçerde Büyük Önder ATATÜRK’ün erken kaybının getirdiği bir boşluk. Bu boşluğu kapatmayı, Atatürk’ün resimlerini paralardan ve devlet dairelerinden kaldırmakta gören bir tek parti iktidarı. Yokluk diz boyu, her şey karneyle. Basın bölünmüş, kimisi Almancı, kimisi Sovyet Rusya’cı. Komünist bir ideal peşinde. Devrin Başbakanı Şükrü Saraçoğlu meclis konuşmalarında “ Biz Türküz, Türkçüyüz, bizim Türkçülüğümüz bir kan davası olduğu kadar, bir vicdan bir kültür meselesidir.” diyecek kadar Türkçü. Fakat emrindeki Milli Eğitim Bakanı Hasan Ali Yücel bunun tam aksine. Bakanlık kadrolarına tescilli komünistleri yerleştiriyor. Müfredatlar değiştiriliyor, Türk gençliğinin beynini yıkama süreci başlatılıyor. Komünistliği ile tescilli Sabahattin Ali, Ankara Konservatuar Müdürlüğüne atanıyor. Bursa Cezaevinde devlete ihanet suçundan yatmakta olan Nazım Hikmet, devlet kesesinden besleniyor. Birinci sınıf misafir muamelesi yapılıyor.

Bu vahim tabloya hiçbir vatansever Türk aydını kayıtsız kalamazdı. Kalmadı da. Başta rahmetli Nihal ATSIZ bu kötü gidişe bayrak açtı.”

VATANSEVER TÜRK AYDINLARIN GÖZ ALTINA ALINMASINA TÜRK GENÇLİĞİ TEPKİ VERİYOR…

“Başta Nihal ATSIZ olmak üzere, Zeki Velidi Togan, Alparslan Türkeş, Reha Oğuz Türkkan, Nurullah Barıman, Fethi Tevetoğlu, Nejdet Sançar, gibi vatansever Türk aydınlarına karşı soruşturmalar başlatıldı. Davalar açıldı. Tarihe “Irkçılık ve Turancılık” olarak geçen işte o meşhur davalardan ilki 26 Nisan1944’ de yapıldı. Fakat izdiham nedeniyle 3 Mayıs 1944’e ertelendi. 3 Mayıs günü duruşmaya Nihal ATSIZ ve arkadaşlarını desteklemeye gelen binlerce genç, duruşma salonlarına sığmayınca Ulusa doğru yürüyüşe geçti. Halkın ve üniversite öğrencilerinin de katılımıyla Ulus’ta çok büyük bir kalabalık toplandı. Komünizmi ve bunlara müsamaha gösteren tek parti iktidarını telin etti.”

“Türkçüler bu süreçte çok çile çektiler. Ama Türk milletinde, Türk gençliğinde bir heyecan dalgası yaratarak Türkiye’nin komünist blokta yer almasının da önüne geçtiler. Sovyet Rusya’nın bir peyki olmasını engellediler. Kim bilir belki de Macaristan gibi Çekoslovakya gibi Sovyet tankları tarafından ezilmesine mani oldular. Özetle 3 Mayısçılar ülkesine milletine, devletine karşı görevini yerine getirmiş birer kahraman olarak tarihteki şanlı yerlerini aldılar.”

ÜLKENİN BUGÜN İÇİNDE BULUNDUĞU DURUM 1944’LERDEN DAHA VAHİMDİR…

“Beyler, bayanlar uyanalım. Silkinelim artık bu gafletten. Anadolu binlerce yıllık Türk yurdu. Güneyi de bizim, kuzeyi de. Doğusu da bizim batısı da. Biz Anadolu’ya 1071 de gelmedik. Ondan önce de buradaydık. Bundan sonra da burada yaşamağa devam edeceğiz. Alacağımız var ama hiç kimseye verilecek bir karış toprağımız yok. Üstelik bu toprakların adı 1923 yılında Türkiye olmamış. Taa 13. yüzyıldan beri batılılar tarafından Türkiye diye telaffuz edile gelmiştir. 1923 de yapılan sadece devletin adını Türkiye Cumhuriyeti olarak ilan etmek olmuştur. Biz millet olarak, Türk Devleti olarak, hiç kimsenin hakkını yememişiz, hiçbir grubu, dini inancı ve etnik kökeninden dolayı ötelememişizdir. Ülkenin bu gün içinde bulunduğu durum inanın 1944’lerden daha vahimdir. Bunu böyle düşünmez, işi nemelazımcılığa vurursak, biliniz ki bu ülkeyi bize bırakmazlar. Parça, parça ederler. Ortada Türkiye Cumhuriyeti diye bir şey kalmaz. Onun için herkes elini taşın altına koymalı. Yazanı, bir köşe bulup yazmalı, konuşanı, bir kürsü bulup konuşmalı, parası , imkanı olan da hiç bir şey yapamıyorsa bunları yapanlara destek olmalı. Ama vatan için muhakkak bir şeyler yapmalı. Bunun için Ulu Önder M. Kemal ATATÜRK’ÜN işaret ettiği gibi “İhtiyaç duyduğun kudret damarındaki asil kanda mevcuttur.” Diye konuşan Başkan BAHADIR,

“Tanrı Türk’ü korusun ve yüceltsin” temennisiyle “ Ne mutlu Türküm Diyene sözleriyle konuşmasını noktaladı.

Prof. Dr. Bahadır’ın konuşmasını takiben Türk Ocağının gelenekselleştirdiği “ 3 Mayıs Dilde, Fikirde, İşte Birlik Şükran plaketleri” nin sunumu gerçekleştirildi. Bu yıl Ocağımızca Plakete layık görülen ilk isim Sayın Prof. Dr. Mehmet PALAMUT oldu. Sayın Palamut gerek Ocağın kuruluş aşamasında gösterdiği yoğun çaba, gerekse kuruluştan bugüne süreklilik arz eden yönetim ve denetim kurulu üyelikleri nedeniyle Türk Ocaklıların şükranlarını en çok hak edenlerden biri olarak takdim edildi. Sayın PALAMUT yaptığı konuşmada, Türk Ocakları’nın Türkiye için hayati önemine işaret ederek, böylesine önemli bir kuruluştan, böylesine önemli bir günde plaket almaktan duyduğu gururu ifade etti.

Şükran plaketi sunulan ikinci isim Bursa Türk Ocağı’nın eski Başkanı Sayın Zeki SARAL oldu. Türk Milliyetçiliği davasına uzun yıllardır gösterdiği fedakarane hizmetleri ile camia da şahsına hayranlık duyulan bir isim olarak Türk Ocaklılarca her zaman anılan SARAL plaketi büyük bir memnuniyetle kabul ettiğini belirtti.

Şükran plaketinin takdim edildiği son isim Türk Milliyetçiliği davasının duayen ismi, Bursalı Milliyetçilerin neredeyse hepsinin kendisinden dava heyecanı aldığı Şükrü GÖKÇEK oldu. Sayın GÖKÇEK yaptığı kısa konuşmayla Türk Ocaklıları heyecanlandırdı.

Gecede Türk Halk Müziği sanatçısı Esat Kabaklı sahne aldı. Yaklaşık iki saat kadar sahnede kalan Esat Kabakçı, türküleriyle dinleyenleri coşturdu.