“Girişte Öğrencilerin Kuyruk Olduğu Sempozyum”

Bursa Türk Ocakları ve Uludağ Üniversitesi’nin iş birliğiyle organize edilen ‘Her Yıl Bir Büyük Türk Bilgi Şöleni, Uludağ Üniversitesi Mete Cengiz Kültür Merkezi’nde düzenlendi… Bugün de devam edecek olan Sempozyum, saat 12.30’da sona erecek. Kapanış töreninin ardından yurt dışından ve Türkiye’nin çeşitli ülkelerinden gelen konuklar Bursa tarih kültür gezisine katılacaklar.

İlk yıl İsmail Gaspıralı’nın, ikinci yıl ise Tarihçilerin Kutbu Halil İnalcık’ın konu edildiği Bilgi Şöleni’nin bu yılki gündemi Türk şiir dünyasının en önemli isimlerinden biri olan Muhammed Hüseyin Şehriyar’dı…

Sempozyumun açılışında UÜ Rektörü Prof. Dr. Yusuf Ulcay, Azerbaycan Bakü Devlet İktisat Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Adalet Moradov, Türk Ocakları Derneği Bursa Şubesi Başkanı Prof. Dr. Selçuk Kırlı, akademisyenler ve çok sayıda öğrenci katıldı…

Ömrümde ilk kez, akademik bildirilerin sunulduğu bir sempozyumda öğrencilerin salona girmek için uzun kuyruklar oluşturduğunu gördüm… Bugüne dek çok sayıda akademik sempozyum izledim, en fazla kırk, elli kişiyle başlayan etkinliğin sonuna doğru, sayı adamakıllı azalır, salonlar hepten boşalırken…

Bu defa günün ilerleyen saatlerinde bile katılımcı ilgisi şaşırtıcı şekilde yoğundu. Bu da organizasyonun çok planlı yapıldığını, iyi duyurulduğunu gösteriyor…

sempozyum_mhsehriyar_1

AZERİ TÜRKLERİNİN MİLLİ DESTANI

Açılış töreninde söz alan Rektör Ulcay, Şehriyar’ın anadili olan Türkçeye verdiği öneme vurgu yaparken…

Azerbaycan Bakü Devlet İktisat Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Adalet Moradov ise

Tebriz’de doğmasına ve İran’da yaşamasına karşın aslen Azeri olan Şehriyar’ın tüm dünyadaki Azerilerin sevdiği ve gurur duydukları milli bir şair olduğunu söyledi..

Ve dedi ki:

“Şehriyar’ın ölümsüz eserlerinden birisi olan ‘Haydar Babaya Selam’ isimli eseri, Azerbaycan’da milli bir destan olarak kabul edilmektedir…”

Türk Ocakları Derneği Bursa Şubesi Başkanı Prof. Dr. Selçuk Kırlı ise Uludağ Üniversitesi ile birlikte düzenlenen bilgi şölenlerini, isimlerini herkesin duyduğu ama tam bilgi sahibi olmadığı Türk büyüklerini özellikle de gençlere anlatabilmek adına hayata geçirdiklerini söyledi…

Başkan Prof. Dr. Kırlı ise şunları söyledi: Anadiliyle konuşmanın yasak olduğu bir ülkede kendi anadiliyle yazarak kendi ülkesinin kahramanı olurken, yaşadığı ülkenin diliyle de yazdığı şiirlerle İranlıların kahramanı oldu. Azerbaycan ve Türkiye’ye gelememesi, milli kimliğini edebi eserlere taşımasına engel olamadı. Kendini mensubu hissettiği kimliği kaybetmeden, edebi dille bütün baskılara meydan okudu.

Yousef Hosni Azami tarafından katılımcılara Şehriyar’ın bazı şiirleri seslendirildi ve ilk oturuma geçildi. Başkanlığını UÜ Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Mehmet Yüce’nin yaptığı oturumda Prof. Dr. Elman Haliloğlu Quliev, Dr. Elhan Yurtoğlu Mehmedov ve Prof. Dr. İsa Özkan tarafından Şehriyar’ın şiirleri ve Türk kültüründeki yeri hakkında sunumlar yapıldı.

Panel ve oturumlar 2 salonda eş zamanlı olarak gerçekleşti…

Prof. Dr. İsa Özkan’ın oturum başkanlığını yaptığı panelde Prof. Dr. Ahmet Bican Ercilasun “Derya Eledim Şiiri Etrafında”; Prof. Dr. Fikret Alizade “Muhammet Hüseyin Şehriyar Yaratıcılığında Mantıksal Anlamsal Bağlar”; Doç. Dr. Esmira Fuad Şükürova “Üstat Şehriyar’ın Türk Dünyası Edebiyatında Yeri ve Mevkisi”; Dr. Ali Asghar AzizPour “Şehriyar’ın Sehndiye Adlı Şiirinde Göğe Çıkış Mektubu” konularını gündeme getirdi…

İzlediğim oturumlardan birisi de Prof. Dr. Mustafa Cemiloğlu’nun yönettiğiydi. Doç. Dr. Mümtaz Sarıçiçek ve Büşra Kozan’ın ortak sunumu “Şehriyar’ın Şiirlerinde Mevsim Olgusunun Mitsel / Arketipsel Yönden Tahlili” olurken…

Yrd. Doç. Dr. Sami Yeşilyurt “Şehriyar’ın Şiirlerinde Dağ Olgusu”; Dr. Hilal Akça “Şehriyar’ın Şiirlerindeki Bitkilerin ve Hayvanların Mitsel / Arketipsel Yönden İncelenmesi”; Okutman Saliha Cömert ise “ Türkiye’de Hayali Sefer Şiirinde Arketipsel Yolculuk” konularını anlattı…

ŞEHRİYAR HAKKINDA FİKRİM OLUŞTU

Dürüst olayım. Şehriyar, çok da iyi bilmediğim, aynen Prof. Dr. Selçuk Kırlı’nın dediği gibi adını duyduğum bir şairdi. Şiire, edebiyata, dile, Türkçeye ne kadar önemli katkısı olduğunu gördüm. Şair konusunda bir fikrim oluştu…

Artı… Sempozyumda oldukça ilginç iki kişiyle tanıştım. Birisi Bakü Devlet Üniversitesi Doçenti Alizade Fikret Firuzoğlu… Kartvizitinde aynen şunlar yazıyor: Filologiya üzerine Felsefe Doktoru, Dilci-Alim, Bestekar, Şahmatçı, Parapsikolog, Ressam, Astrolog…

“Bir piyano olsaydı, çalardım şimdi size” dedi… Ama bizde piyanoyu fazla sayıda görebileceğiniz tek yer Dolmabahçe Sarayı… Bir de konservatuarda vardır herhalde… Öyle otellerde piyano filan pek bulunmaz…

(Şahmatçı satranç oyuncusu demek. Şampiyonlukları varmış. Parapsikoloji ise bildiğimiz biyoenerji… Şahmatçı adını Şah İsmail’in koyduğunu söyledi…)

Diğeri ise Şair Ali Asgar Jamrasi …

GÖKTÜRKLERDEN DE ESKİ BİR LEHÇE: HALAÇ!

Hiç bilmiyordum, bu dünyada Halaç Türkleri de varmış; Güney İran’da 25 bin kişi kadar! Ali Asgar Jamrasi Halaç lehçesiyle şiir yazan bir şair…

“Şehriyar’dan Makul İlham Almuşam. Şehriyar’dan Çoklu İlham Almışam” adlı bir sunum yaptı. Hem Şehriyar’ın Haydar Baba (Onlar Heyder Baba diyorlar) beyitlerinden bazılarını okudu. Hem de kendi şiirlerini hem Halaç Türkçesi hem de bizim Türkçe çevirisinin olduğu bir sunum eşliğinde katılımcılarla paylaştı…

Halaç Türkleri lehçesi 1960’larda keşfedilmiş. Oturum Başkanı Prof. Dr. Ahmet Bican Ercilasun, Halaç Türklerinin Türkistan ve Türkiye’den farklı bir lehçe ile konuştuklarına dikkat çekti. “Göktürklerden de önceki Türkçeye dair bazı özellikler taşıyor. Araştırmalar açısından çok önemli” dedi…

Ve… Gün, Ankara Türk Dünyası Topluluğu sanatçıları Çiğdem Gürdal, Cem Gürdal ve arkadaşlarının muhteşem konseriyle sona gerdi…

H. Gül KOLAYLI
YeniDönem

 

[Best_Wordpress_Gallery id=”15″ gal_title=”0708_11_2016_Sempozyum_MHSehriyar”]